Hürriyet-Ekonomi

Hürriyet

2 Şubat 2016 Salı

Tanrının Holdingi.


Uzun zamandır blog yazmıyordum , özlemişim galiba yazmayı :)


Bu gece bazı şeyleri yine sorgulamak geldi içimden....
Daha doğrusu çok yıllar öncesinden sorgulayıp , kendi doğrularımı bulmuştum.....
Paylaşmak istedim .... 

Bu günün konusu DİN ve PARA ile ilgili....


2010 verilerine göre Dünya'da 2.2 Milyar Hristiyan var...
Tabi bu gün bu sayı biraz daha fazla.....
Mesela HRİSTİYAN inanışında ve bir çok duasında FAKİRLİK , YOKLUK vurgusu yapılır....
Tabi ki mütevazi yaşamak, olgun ve doymuş bir hayat sürmek , insanlar ve insanlık için elden gelebilen her şeyi yapmak güzel bir şeydir....
Fakat geçmişte ve şimdiki zamanda da Hristiyanlıkta CENNETİN kapısını açacak anahtarlardan birinin FAKİRLİK ve YOKSULLUK olduğu bir çok şekilde vurgulanmıştır.....
Örneğin İncil'de şöyle bir anlatım vardır ;
''İsa, sade bir yaşam sürdü. Rabbimiz, kralların Kral'ı olduğu halde, fakirlik içinde yaşadı. Bolluk içinde mutluluk duyan yüreğimizden vazgeçerek, Rab'bin kutsal ve sadık yaşamını anımsayıp açgözlülüğü bırakmalıyız.''
PAPA önderliğinde yaklaşık 600 kişinin idare ettiği , son hukuki şeklini FAŞİST DİKTATÖR MUSSOLİNİ'nin zamanında almış koskocaman , ticari riski gerçek anlamıyla ''0'' olan bir HOLDİNG !
Serveti bizler gibi sade vatandaşlar için gerçekten koskocaman bir SIR !
Bir nevi SOSYALİST-TANRI DEVLETİ !
Aşağı yukarı bilinen Haftalık-Aylık 250 civarı gazete-dergi ...
150 civarı radyo istasyonu ve emisyon hakları ....
50 civarı TV kanalı ....
2 Banka.....
Bunlar görünen ve İtalya hükümeti tarafından vergilendirilen gelir kaynakları ...smile ifade simgesi
Neredeyse her ülkede Hristiyan-Katoliklerden alınan KİLİSE VERGİSİ ....
AİDATLAR.....
BAĞIŞLAR....
Veeeeee en bombası hediyelik eşya , yani garantili satışı olan İSA-MERYEM-AZİZLER (Bir dolu var) ikonaları ve HAÇ (Tabi bunun resim , takvim , poster vs gibi çeşitleri saymakla bitmez)
Hesabını yapamayız bile ...
Bu kadar para nasıl saklanacak , nerelerde duracak ?
Tabi ki BANKALARDA ....
Öncelik kendi iki bankası ....
Buralarda nakit olarak da tutulmaz bu kadar para ,
Akıllı yatırımcılar ne yapar ?
Hisse senedi-Tahvil-Bono , Altın alır ,
Faiz işletir ,
Dünyanın çeşitli ülkelerinde GAYRI-MENKULLER ,
Şirket ve banka ortaklıkları ....smile ifade simgesi
Ha unutmadan , TEKSTİL ve TURİZM sektörünü unutmayalım smile ifade simgesi
Şimdi diyeceksiniz ki OHAAAAAAA !
Yok yok , hiç oha falan demeyin....
Biraz araştırır, kutsal google amcaya danışırsanız bu bilgilere kolayca ulaşırsınız...
Avrupa birliği içinde VATİKAN'a bağlı çalışan ''Katolik Tekstil Sanayicileri Birliği'' vardır mesela ....
Tabi ki bu birlikten VATİKAN da payını alacaktır....smile ifade simgesi Siz okumaktan sıkılmadınız mı ?
Sorgulama falan derken VATİKAN'a kilitlendik .....
Yani işin özü ; DİN TİCARETİ , DİNDEKİ RANT !....wink ifade simgesi )
Vatikan diye bir ülke yaratarak , başına da birini (PAPA) koyarak böyle çözdü ve rahatladı....
Çünkü İslam dinindeki RANT hala ortada ve herkes o RANTIN peşinde ....
Yani bir diğer görüşle herkes PAPA'nın İslami versiyonu olan HALİFELİK peşinde ..
Onu elde edene kadar da İSLAM dünyasında , mezhepler arasında ne savaş biter, ne ölümler biter , ne de kargaşa ....
İSA gerçekten saf ve iyi bir adamdı..
Bu yapısı yüzünden de kitabı olan peygamberler içinde sadece o ÖLDÜRÜLDÜ .....


Peki hiç düşündünüz mü bu 2.2 milyar Hristiyan Dünyanın en gizemli, bazı konularda en ulaşılması zor ülkesi olan VATİKAN da yaşayan sadece 600 KİŞİ ! (Tabi onların başı olan PAPA) tarafından koşulsuz ve sadece CENNET vaadiyle yönetiliyor , yönlendiriliyor....
Bu 2.2 milyar Hristiyan'ın yaptığı nedir biliyor musunuz ?
Koşulsuz bağlılık ve VATİKAN'ın emirlerine itaat edip , o gizemli küçücük ülkeyi korumak , geliştirmek (Neresi gelişecekse) ve en önemlisi ZENGİNLEŞTİRMEK !
Karşılığında alabilecekleri ise PAPA'nın her pazar günü onlar adına yaptığı ŞÜKRAN ! duası ve CENNET vaadi ....
Cennet vaadi demişken , 
Anlatımın sonundaki aç gözlülüğü bırakmaya sonuna kadar katılmakla beraber , İSA'nın yaşadığı hayatı FAKİRLİK ve YOKSULLUKLA bir çok şekilde vurgulamanın altında yatan niyet kafa karıştırıcıdır.....
Tarihe ve bu güne baktığınızda bunu vurgulayan , her fırsatta cemaatlerinin gözüne gözüne sokan , ellerinde tuttukları kitaplarında sanki başka bölümler yokmuş gibi neredeyse söz birliği etmiş şekilde bununla ilgili bölümleri okuyan tüm din adamları , bu örnekledikleri yaşamın tam tersini sürdürmektedirler....
Oysa ki her gün defalarca karşısına geçip haç çıkardıkları , öpüp alınlarına koydukları İSA hiç bir şekilde böyle yaşamamış değil mi..
Neyse , çok uzattım ama şu VATİKAN'a değinmeden geçemeyeceğim ...
VATİKAN !
Neleri mi var ?
Şimdi gelelim vergiden muaf olan ve ömür boyu garantili , risk taşımayan gelirlere 
Düşünün bakalım 2 nokta bilmem kaç milyar Hristiyan bunları alıyor , hem de muhtelif zamanlarda bir çok kez !...
Daha bitmedi.....
Nasıl , saymakla bitmiyor değil mi 
Daha var da ben bile sıkıldım artık yazmaktan 
Nereden nereye geldi konu yahu ...
Yok yok , aslında vurgulamak istediğim şey tamamı ile bu !
Hristiyanlık bu işi ( MUSSOLİNİ sayesinde mi desem acaba 
Darısı İslamiyetin başına ( Biraz zor ama )

Neden mi böyle söyledim ?

Çünkü İslam dinindeki RANT hala ortada ve herkes o RANTIN peşinde ....
Yani bir diğer görüşle herkes PAPA'nın İslami versiyonu olan HALİFELİK peşinde ..
Onu elde edene kadar da İSLAM dünyasında , mezhepler arasında ne savaş biter, ne ölümler biter , ne de kargaşa ....

Kapiş :)


Ha bu arada şahsi görüşüm , 

İSA gerçekten saf ve iyi bir adamdı..
Bu yapısı yüzünden de kitabı olan peygamberler içinde sadece o ÖLDÜRÜLDÜ .....

C.Baltepe
02/Şubat/2016

25 Temmuz 2013 Perşembe

Dönekler ve Kaypaklara selam olsun....

Birileri vardır, TV-SİNEMA dünyasında....
Yaptıkları işler bir şeye benzemez artık, Reytingleri düşer, Kimse dikkate almaz onları....
Çaktırmadan ,ufaktan çöküş yaşamaya başlarlar...
Zaten sevilen insanlar değillerdir.....

Sonra 31 Mayıs olur ve başka birileri bir anda bir şeylere isyan eder....
Normal insanlardır onlar....
Gençler, Hayatına karışılmasından sıkılanlar, Özgürlükçü ruhlar....
Bir bakarsın bu normal ve Ünlü olmayan insanların sayıları milyonları bulur.....
Hızla, çılgın bir nehir gibi çoşkunca akmaya ve güçleri artmaya başlar.....
Meydanlar o insanlarla dolup taşar....
Zulüm görürler, Her gün hakaret işitirler ,Coplanırlar, Dayak yerler, Tutuklanırlar, Sakat kalırlar ve hatta Ölürler.....
Bir anda tüm dikkatler bu olaylara ve milyonların isyanına odaklanır.....
İşte o zaman bu yok olmaya yüz tutmuş, akıllı olduğunu zanneden bir takım kişiler çıkar hemen ortaya.....
Zira Bir Pasta vardır ortada kocaman......
''Aman'' derler, bu pastadan biz de bir kaç dilim atalım ağzımıza....
O beş para etmez işleriyle yok olmanın eşiğine gelmiş , kendini yenileyemeyen Ünlü ESKİLERİ hemen bir plan yaparlar acil sevilmek ve gündeme gelmek için......

Bir tanesi BEŞİKTAŞ'ta TOMA nın önüne atar kendini, Yolu keser, slogan atar....
Dikkatleri çekmiştir...
Zaten sevilmeyen biri olduğunu bildiği için bu dikkat ve sevgi ona yeter de artar bile....
Evine gittiğinde ellerini oğuşturarak bu olaydan nasıl bir avanta yaptığını düşünür....

Bir diğeri de izleyici ve takipçilerini etkilemek için başlar atıp tutmaya...
Programları zaten gittikçe ivme kaybeden, yıllardır garip garip bağırmalar ve nidalardan başka bir şey üretemeyen bir arkadaştır kendisi....
Anlaşılmaz cümleler ve  kelimeler kullandığında Akıllı görüneceğini zannedecek kadar Aptaldır aslında.....
O da gaza gelir ve Pastaya girişir....

Evet !
Tamamdır....
Milyonlar onlar için ''Adamsın'' , ''Adamın dibisin'' ''İşte Sanatçı (!) dediğin böyle olmalı'' gibi  düşünceler içinde olduğunda bu Şöhret Eskileri, daha doğrusu Eskimeye yüz tutmuş Ünlüler daha da bir keyiflenirler...
Planlara başlarlar...
Yeni sezon, yeni programlar, yeni filimler , yeni diziler, Reklamlar, seslendirmeler...
Gelecek Dolarların hesapları yapılmaya başlanır....

Fakat sonra birden bir şey olur.....
Birileri bu Köylü kurnazlarını keşfeder ...
İşlerine yarayacağını düşünürler ve operasyon başlar....

İşin kabası olarak şöyle bir yaklaşım muhtemeldir....
'' Arkadaşlar, bakın bu işten rant çıkarmaya çalışıyorsunuz, o pastadan siz de sebeplenmeye çalışıyorsunuz ama  ufak bir ameliyatla MİDENİZİ sökeriz ve bir daha hayatınız boyunca pasta yiyemezsiniz'' diye aldıkları bir uyarı ile , zaten gerçek hayatlarında son derece KORKAK, KAYPAK ve MADDİYATÇI olan bu Ünlü Eskileri bir anda 360 derece dönüş yaparlar , hatta doyamazlar 360 dereceyi 5 ile çarpıp işi semazene bağlarlar....

Biri gider ÖZÜR diler , el etek öper , diğeri kendi yaptıklarını, düşüncelerini yalanlar ve bu işten yırtmaya çalışır (merak ediyorum aradan geçmiş 2,5 ay ...Bu sürede bu arkadaş PATANGONYA'da mahsur muymuş?)......

Bu arada bizlere de ACINACAK iki ZAVALLI örneğini sunarlar.....
(Ben o ikisi hakkında yıllardır hep aynı düşünürdüm zaten , beni yakın tanıyanlar bilir).....
Sevindiğim nokta MASKELERİNİN düşüp diğer insanlarında bunu görmesi.......
Neyse , Bu arkadaşlara bundan sonraki yapacakları işlerde başarılar ve bol kazanç dilemekten başka bir şey söylemeye gerek yok...
Ama şunu da hatırlatmadan geçemeyeceğim ;
Çok fena çuvalladınız Beyler.....
Hedeflediğiniz kitle artık hiç olmayacak ve geri dönüşü olmayan bir şekilde başka bir boyuta geçtiniz.....
Ha ! Bizim umurumuzda mı ?
Kendi adıma ; TAKSİMDEN AŞŞAA KASIMPAŞA ....

Küçük bir Not : M.Ali Alabora , seni hep severdim ve yanılmadığım için mutluyum.....


C.Baltepe
25/07/2013...

21 Haziran 2013 Cuma

Muhalefet partilerine çağrı ;

Muhalefet Partilerine iki lakırdım var;

Öncelikle daha aktif, daha üretken, daha köşeye sıkıştırıcı siyaset yapmalısınız.....
Boş , kabul edilmeyen Önergelerle vakit kaybediyorsunuz.....
İlk yapmanız gereken şey Halkın güvenini sağlamak...
Bunun yollarından biri Meclis çatısı altında edindiğiniz ayrıcalıklardan vazgeçmektir....
Bu ayrıcalıklarınızı bir kenara bırakmadığınızda hiç bir zaman Sokakla gerçek anlamda bütünleşemezsiniz, inandırıcılığınız olmaz...
İkinci yapmanız gereken şey geçmiş husumetleri bir kenara bırakıp onaylamadığınız hükümet, sistem ve gidişat için omuz omuza olmanız..
Zira asıl mevzu yaşadığımız bu toprak.....
Açık ve Net tavır koyamadığınız sürece ne Sokağın desteğini alabilirsiniz, ne de yapmaya çalıştığınız muhalefetin sonucunu.....
Kaba tabirle sadece KENDİ ÇÖPLÜĞÜNDE ÖTEN HOROZ misali gurup toplantılarınızda velvele yaparsınız...
Ve emin olun ki bu hiç bir işe yaramıyor....
Yaramadığını da bu güne kadar siz dahil hepimiz gördük , görüyoruz...

Çağ değişti, Tabi buna paralel olarak Siyasette , başkaldırı yöntemleri de değişime uğruyor Dünya'da..
Bunun en güzel örneğini 31 Mayıs sabahından beri görüyorsunuz....
Sokak farklı artık....
1980 öncesi gibi değil...
Ve siz bu eskide kalmış siyaset mantığınızla buna ayak uyduramıyorsunuz..
Bu memlekette Genç nesil yepyeni bir direniş, protesto ve sisteme karşı duruş sergiledi...
Siz ! Muhalefet partileri..
Bu nesle ayak uydurmanız lazım artık....
Bunu da kendi içinizdeki genç nesil ile yapabilirsiniz...
Bakın biz 1980 öncesini yaşayanlar olarak genç nesli hayranlıkla izliyoruz...
Onlara fikren ve eylemsel olarak uyum sağlamak için de elimizden geleni yapıyoruz...
Çünkü onlar barışçı ve Demokratik başkaldırı şeklini keşfettiler....
Zamanında bizim neslin yaptığı gibi silahlı veya silahsız şiddete yönelmediler, gördükleri şiddete kat be kat fazlasıyla cevap vermediler....
Hal böyle olunca her gün birbirlerine daha çok bağlandılar, daha birleştiler, aynı pencereden bakmayı öğrendiler...
Ve bize de öğrettiler.....
Bir takım kirli amaçlara hizmet edenlerin tuzaklarına düşmediler, umarım düşmezler de...
Değişim şart artık....
Sizin de bu değişim içindeki enerjiye entegre olmanız şart olmuştur.....
Yoksa değişen sistemin potası içinde hepiniz eriyip yok olacaksınız.....

Muhalefete Son sözüm ; Tavır alabilmen için bir Tavrın olmalı , o Tavır artık sokakta var , gerisi size kalmış........

C.Baltepe 
21/Haziran/2013

16 Haziran 2013 Pazar

EMNİYET ÖRGÜTÜ DİSİPLİN TÜZÜĞÜ ihlalleri......

Ufak bir araştırma yaptım…..
Tespit ettiğim EMNİYET ÖRGÜTÜ DİSİPLİN TÜZÜĞÜNE  aykırı davranışları tanımlayan madde ve cezalarını aşağıda sunuyorum……

EMNİYET ÖRGÜTÜ DİSİPLİN TÜZÜĞÜ
Disiplin Cezalarını Gerektiren Eylem, İşlem, Tutum ve Davranışlar
Madde 4- Kınama cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar şunlardır:
12- (Ek: 26.7.1983 - 83/6883 K.) Demirbaş silahı yerine, kişisel silahıyla göreve çıkmak.
(Eli sopalı sivil giyimli polisler, İzmir’de sabitlenmiştir)

Aylık Kesimi:
Madde 5- Aylık kesimi cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar şunlardır:

3- (Değişik: 16/2/1998 - 98/10653 K.) Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliğine aykırı biçimde giyinmek, eksik kuşamla göreve çıkmak, görev yeri kol araması ve sicil numarasını takmamak.
(Eli sopalı sivil giyimli polisler, İzmir’de sabitlenmiştir ,Çeşitli illerde Görünmesi gereken KASK numaralarının kamuflajı)
7- İş sahiplerine veya halka karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak,
(Göstericilere karşı yapılan çeşitli davranışlarda gerek  ifade gerekse görüntülerle sabitlenmiştir.)
 
Kısa Süreli Durdurma
Madde 6- (Değişik: 26.7.1983 - 83/6883 K.)Kısa süreli durdurma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar şunlardır:
A) 4 ay süreli durdurma:
2- İş sahiplerine ya da herhangi bir nedenle Emniyet binalarına gelen ya da getirilenlere hakaret etmek,
(Gözaltına alınanların serbest bırakıldıktan sonra çeşitli ifadelerinde belirtilmiştir)

Uzun Süreli Durdurma:
Madde 7- (Değişik: 26.7.1983 - 83/6883 K.)Uzun süreli durdurma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar şunlardır:

A) 12 ay süreli durdurma;
1- İş sahiplerini ya da herhangi bir nedenle Emniyet binalarına gelen ya da getirilenleri dövmek,
(Gözaltına alınanların serbest bırakıldıktan sonra çeşitli ifadelerinde belirtilmiştir)
5- (Ek: 28/5/1988 - 88/12992 K.) Kadın ve genç erkeklere söz atmak.
(Göstericilere karşı yapılan çeşitli davranışlarda gerek  ifade gerekse görüntülerle sabitlenmiştir.)

B) 16 Ay Süreli Durdurma;
1- Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak,

(Eli sopalı sivil giyimli polisler, İzmir’de sabitlenmiştir ,Çeşitli illerde bu tanıma uyan davranışlar gerek  İfade, gerekse görüntüler ile sabitlenmiştir)

Meslekten Çıkarma:
Madde 8- Meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar şunlardır:
40- (Ek: 28/5/1988 - 88/12992 K.) Menşei belli olmayan, bulundurulması ve taşınması yasak olan her çeşit silah, mühimmat ve benzerlerini bulundurmak,
(İzmir’de ve bazı illerde SİVİL kıyafet ile ÇİVİLİ sopalar..Görüntülerle ve ifadelerle sabittir)

Ek Madde 6- (Ek: 16/2/1998 - 98/10653 K.)
Silahıyla dikkatsizlik, tedbirsizlik veya ihmal sonucu yaralamaya sebebiyet veren, kendisini yaralayan ya da bu fiillerin başkaları tarafından işlenmesine neden olan memura 10 ay kısa süreli durdurma cezası, silahıyla dikkatsizlik, tedbirsizlik veya ihmal sonucu ölüme sebebiyet veren ya da bu fiilin başkaları tarafından işlenmesine neden olan memura ise 24 ay uzun süreli durdurma cezası verilir. Ancak fiilin işleniş şekli, durumunun ağırlığı ya da zararın derecesine göre; 10 ay kısa süreli durdurma cezasını gerektiren halde 24 ay uzun süreli durdurma cezası, 24 ay uzun süreli durdurma cezasını gerektiren halde ise meslekten çıkarma cezası da verilebilir.
(Bunun açıklamasını bile yapmayacağım ..Sadece bir tek şey yazacağım …ETHEM SARISÜLÜK …..

İlgilileri göreve çağırıyorum......






C.Baltepe .......

1 Haziran 2013 Cumartesi

Kasımpaşalıya veda mektubumdur....

Aç biraz tarih oku Kasımpaşalı.....
100 yıl önce de Alevisi, Sünnisi, Kürdü, Türkü, Çerkesi, Lazı, Sarısı, Kırmızısı, Laciverdi, Siyahı, Beyazı birleşmişti....
Neden mi ?......
Memleket elden gidiyordu ya hani....
Ha şimdi diyeceksin ki ''O zaman ATATÜRK (Pardon sen ATATÜRK diyemiyorsun , sadece Mustafa Kemal diyebiliyorsun...) vardı, şimdi yok... Ne halt edeceksiniz, bir şey yapamazsınız..''...
İşte orada yanılıyorsun Kasımpaşalı....
Bu arada Kasımpaşalı diyorum, aman kusura bakma....
Hani senin ATATÜRK diyemediğin gibi ben de sana SAYIN da diyemiyorum , BAŞBAKANIM da... Zira sen benim için ne ''SAYIN'' sın, ne de ''BAŞBAKANIM''sın o da ayrı bir konu....
Neyse hiç olmazsa ben yürekli bir biçimde neyi neden söylemediğimi açıkça ifade ediyorum....
İsmin de çok uzun , onun için Kasımpaşalı daha uygun gibi geldi bana...
Gelelim yanıldığın konuya, ya da konulara....
İnsanları aşağılayarak,ötekileştirerek,bölmeye çalışarak,baskı ve tehdit unsurlarını kullanarak,Görsel ve Yazılı basını bastırarak istediklerini yapacağını zannetmiştin ...
Hatta bunun teyidini dünkü konuşmanda da, ''Boşuna uğraşmayın oraya karar verildi ve yapılacak'' ifadenle sabitlemiştin....
Ama bir şeyi unuttun Kasımpaşalı...
Belki de Kendini bu topraklara ait hissetmediğinden dolayı , ya da kökünden dolayı , orasını bilemem..... İçinde şu olgu oluşmadı hiç....
Toprağı koruma, vatanı koruma, ezilmişliğe , baskıya başkaldırı olgusu , ve son damara basıldığında bu topraklardaki çeşitliliğin nasıl da çığ gibi birleşip büyüyerek akacağını hiç düşünmedin sanırım...
İşte bu gün , yani 31 Mayıs 2013 tarihinde bunu hepimizin , tüm dünyanın gördüğü gibi sanırım sen de görüyorsun....
Sana bundan sonraki yaşamında kolaylıklar dilerim Kasımpaşalı...


C.Baltepe
31/05/2013
(Bu gün benim doğum günüm , umarım TÜRKİYE'nin de yeniden doğuşunun başlangıcı olan bir gün olur)

12 Nisan 2013 Cuma

YAZIKLAR OLSUN !!!


Türkiye Müzik Ödülleri.....

Oturduk TV başına ailecek izliyoruz....
Ödüllerden birini vermek üzere Bülent ERSOY geldi sahneye,
Her zamanki abartılı kıyafet ve gereksiz kibar, zorlama konuşma tarzı ile....

Ödül En iyi Proje ödülüydü ( Ne demekse? ) ....

Velhasıl ödül Orhan GENCEBAY'a gitti , sahneye davet edildi Orhan GENCEBAY , geldi ve ödülü takdim edildi.....
Tam o esnada Bülent ERSOY , Orhan GENCEBAY'ın konuşmasını beklemeden saygıyla müsaade istedi ve sahneden apar topar ayrıldı...
Anlam veremedik önce , neden ? dedik ailecek.....

Nedenini , yeni insan türü olarak bu aralar millete sunulan , yakında da bir şekilde dayatılacak olan AKİL ADAMLARDAN Orhan GENCEBAY'ın o Haysiyetten uzak, Onursuzca, Birilerinin dayatması ile zorlama bir şekilde çalışılıp, bu geceyi fırsat bilerek ilk PROPAGANDAVARİ konuşmasında anladık.....

Hani o beğenmediğimiz, bazen Tİ ye aldığımız, bazen kızdığımız, aşağıladığımız Bülent ERSOY var ya....
İşte o Bülent ERSOY , bu AŞAĞILIK, ONURSUZ, HAYSİYETSİZ, ZORLAMA konuşma sırasında sahnede olmak istememiş anlaşılan....
Kim bilir , belki dayanamayıp laf söyleyecekti, belki de kızacaktı...
Bilemem.....
Ama orada , o anda, o konuşma sırasında olmak istemedi....
Söyleyecek tek lafım var.....
Bülent ERSOY ,
HELAL OLSUN ........

Orhan GENCEBAY'a da bir çift lafım var.....
Hemde onun kendi şarkılarından biriyle......

YAZIKLAR OLSUN !!!


C.Baltepe
12/Nisan/2013

6 Ocak 2013 Pazar

İki küçük hikaye.......(Müzisyenler için)

Birinci Hikaye.......

Telefonun mesaj zili çalar....
KADIN telefonuna uzanır ve mesajı okur......
''Yarın akşam 19:30 da X otelin restoranında ol....Güzel ve şık giyin..Sonra gece senden istenen en iyi performansını göster..Not; Ödeme iş bitince ''
''Oki'' diye cevaplar KADIN mesajı.....

Gardrobunu açar ,giyeceği kıyafetine karar verip şimdiden hazırlar......

Ertesi gün söylenen saatte otelin restoranında olur...
Karşılıklı yenilen yemekteki sohbet ve muhabbetten sonra gecenin ilerleyen saatlerinde odaya çıkar....
Ondan istenileni sevse de ,sevmese de elinden gelen en iyi performans ile yerine getirir.....

Her şey bittiğinde ADAM , aldığı keyfin, zevkin sarhoşluğu ile bir müddet yatakta uzanır , dinlenir ve sonra giyinip oradan ayrılır....

KADIN biraz daha odada kalır.....
Oda servisini arar, bir duble viski ister......
Viskisi gelir .....
KADIN viskisini yudumlarken kapı çalar.....
Kapıyı açar , karşısında ona mesajı atan kişi elinde bir ZARF ile durmaktadır....
Zarfı uzatır , ''Güzel bir geceydi '' der..
KADIN teşekkür eder ...
Kapıyı kapattıktan sonra ZARFI açar, içindeki PARAYI sayıp çantasına koyar ve yorgun bir şekilde evinin yolunu tutar.......

***************************************************************************************************************************************************************

İkinci hikaye.....

Telefonun mesaj zili çalar....
ADAM telefonuna uzanır ve mesajı okur......

''Yarın akşamüstü saat 16:30 da soundchek yapıyoruz ,Sahne saatimiz 21:30 , sahnede şık olalım arkadaşlar,mümkünse her kes SİYAH giyinsin...Sizlerden en iyi performanslarınızı bekliyoruz Not:Ödeme konser bitince (Genelde bu not olmuyor artık) ''
''Oki'' diye cevaplar ADAM mesajı....

Gardrobunu açar , temiz ve şık olan SİYAH Te-Shirt ya da Gömleği var mı diye bakar.....

Ertesi gün söylenen saatte soundcheck te olur .....
Soundcheck bitiminden sonra KONSERE kadar vaktini sohbet muhabbetle geçirir....
KONSER saati geldiğinde sahneye çıkar , SOLİSTİN ondan istediği müziği sevse de , sevmese de elinden gelen en iyi performans ile yerine getirir....

KONSER bittiğinde SOLİST aldığı çılgınca alkışların ve sevginin getirdiği zevk sarhoşluğu ile sahneden iner...Kuliste ona hazırlanan odasına çekilip bir müddet dinlenir, sonra sevenleri ile kısa bir sohbetten sonra giyinip oradan ayrılır....

ADAM biraz daha orada kalır...
Kuliste kalmış olan viskiden kendisine bir duble koyar...
Viskisini yudumlarken ona mesajı atan menejer ya da yardımcısı yanına yaklaşıp elindeki ZARFI uzatır ve ''Güzel bir geceydi'' der....
ADAM teşekkür eder ve ZARFI açıp içindeki PARAYI sayarak dikkatlice cüzdanına yerleştirir...
Bardağın dibinde kalan son yudumu da içtikten sonra yorgun bir şekilde evinin yolunu tutar......



Tüm Müzisyenlere SEVGİLERİM ile........


C.Baltepe
6/Ocak/2013




29 Aralık 2012 Cumartesi

Dikensiz gül varmıdır ?

         Hayallerin ardında saklanan gerçekler bazen bir gülün dikeni gibi oluyor......

Ona uzanan ele insafsızca, acımasızca batıyor....Kanatıyor.....
Canın acıyor , içinden okkalı bir küfür
sallıyorsun.....
Sonra bakışların parmağından damlayan kana takılıyor.....
Hayatı görüyorsun içinde , kıpkırmızı.....Sonra kan duruyor.......

Aradan zaman geçiyor , unutuyorsun, gülü de, dikeni de , parmağından damlayan kanı da.....
O parmağı kanayan sen değilmişsin gibi yine uzatıyorsun elini.....
Korkmadan, Yılmadan, Bıkmadan.....
Ta ki DİKENSİZ bir GÜL bulana kadar.......


C.Baltepe
29/Aralık/2012

23 Aralık 2012 Pazar

Kısır bir ÇOCUK OYUNU....

KISIR bir Çocuk OYUNU ;

Aykut ; Yaaaaaaaa, ben oynamıyorum işte, oynamıyorum.....Verin misketlerimi ....

Aziz ; Aaaaaaa, yapma ama Aykut , her seferinde böyle yapıyorsun, bu kaçıncı... Bak sana yeni aldığım renkli misketlerden vereceğim......Bak, hepsi gıpgıcır valla...Daha yere bile değmedi, hep halıda denedim...

Aykut ; Tamam o zaman , hadi ver .... Ama bak, valla bi daha bozuşursak giderim valla, ekmek musaf çarpsın....

Aziz ; Tamam Aykut, tamam işte, amma mızıkçısın sende, bu kaçıncı oldu artık, her seferinde bi sürü yeni misket aldın...

Aykut ; Tamam , tamam... hadi diz misketleri.....

Perde kapanır, ışıklar söner ....
Alkışlar alkışlar alkışlar......

C.Baltepe
23/Aralık/2012

22 Aralık 2012 Cumartesi

Kısaca Sözün bittiği yer.....

Şafak Pavey'e "Allah bacağını almış, hâlâ küfürdesin" diyen AKPli Melik Birgin, Bu zihniyetin görünmeyen/gizlenmesine çalışılan yüzünün dışa vurumu olmuştur ....

Melik Birgin in de içinde bulunduğu bu zihniyetin DİN-ALLAH ve İNSANA bakışının gerçek yüzü tam tamı ile böyledir (ki zamanında benzer bir çok söylemi olan farklı farklı kişiler de mevcuttur).......

Bu Bakış ve Zihniyet , aynı görüşü paylaşan geniş bir tabanın varlığını da açıkça ortaya koymuştur...
Şimdi kimse çıkıp ta ''Bu onun görüşüdür , Partiyi bağlamaz, bizi bağlamaz '' gibi palavralar sallamasın...
Bu boş laflara kimse inanamayacaktır....
İnandırıcı olmanız için önce ENGELLİ HAKLARI hakkındaki YASAL düzenlemeleri doğru bir biçimde yapmanız gerekir....

Şafak PAVEY halen MECLİS çatısı altında mecburen ERKEKLER TUVALETİNİ kullanmanın UTANCINI  yaşıyor...

Bu bile , siz MECLİSTE söz sahibi olanların, AHKAM kesenlerin , DESTEKSİZ ATIP, GÜRLEYENLERİN , Göstermelik TİMSAH GÖZYAŞI DÖKENLERİN en büyük AYIBIDIR....

Ve bu AYIP , bu GÖRMEZLİKTEN gelmek , bu AŞAĞILIK ve ŞEREFSİZ söylemler (Söyleyen her kim olursa olsun, önemli olan hangi çatının altında olduğudur ) Sözün bittiği yeri bize gösteriyor....

C.Baltepe
22/Aralık/2012

19 Aralık 2012 Çarşamba

55 Yıl gerideyiz kardeşim...


Hani arada hep söylenir , 50 YIL gerideyiz diye....
Doğru, hemde  fazlasıyla doğru....
Örnek mi ; Buyurun......

YIL 1957 : Sputnik-I Dünyan ın ilk yapay uydusu olan Sputnik-14 Ekim 1957 tarihinde SSBC(Rusya) tarafından başarılı bir şekilde uzaya gonderilmistir. Büyüklüğü bir basketbol topu kadar ve kütlesi yaklasık 90Kg dı r.


YIL 1957 : Sputnik-II 3 Kasım 1957' de Rusya tarafından uzaya gonderilen Sputnik-2 ilk defa Dünya'dan uzaya bir canlının gonderildigi yapay uydudur. Bu uydunun icine Laika isimli bir köpek koyulmuştur.


YIL 1958 : Explorer-1 31 Ocak 1958' de Amerika tarafı ndan uzaya gönderilen Explorer 1 ilk bilimsel araştırma uydusudur.

Bu uydu, Dunya etrafındaki van Allen ad verilen magnetik radyasyon kuşağının keşfedilmesini sağlamıştır.

YIL 1958 : SCORE Uzaya gönderilen ilk haberleşme uydusudur. 18 Aralık 1958' de uzaya gönderilmistir. 12 gun dünya çevresinde döndükten sonra bataryası tükendiğinden yörüngeden cıkmstır. Bu uydu ile O zamanın Amerika baskanı Eisenhower, yeni yılda Dünyaya barış mesajını iletmiştir.


YIL 1958 : Vanguard 1958' de uzaya gönderilmiştir.


YIL 1958 : Luna-1 1958' de uzaya gönderilmiştir.


1958 Yılından itibaren ise Başta SSCB ve USA olmak üzere dünya yörüngesini bir uydu çöplüğüne dönüştürecek kadar UYDU fırlatılmıştır...


Ve geliyoruz 1994 yılının 24 Ocak gününe....Yani İlk uydu fırlatıldıktan tam tamına 36 YIL 112 GÜN sonrasına.....


Türkiye'nin ilk uydusu olan Türksat 1A fırlatılıyor ve ne yazık ki kalkıştan 12 Dakika sonra infilak ediyor....Neyse ki aynı yıl içinde Türksat 1B fırlatılıyor ve hedefine ulaşıyor....


Yani  İlk uydumuzu , Uyduların fırlatılışından 36 yıl sonra fırlatıyoruz... 


Ve günümüze geldiğimizde İLK KEŞİF UYDUMUZU yolluyoruz çöplüğe dönen DÜNYA yörüngesine....


Yani 1957 yılının 4 Ekiminden tam tamına 55 YIL 75 GÜN sonra....


Besmeleler ve Hayırlı olsunlar eşliğinde.....

Allah nasip ederse (Bazılarının deyişiyle) 15-20 yıl sonra kendi rampamızdan da fırlatabileceğiz....
Ama Nasip etmez ise bilemem .....
Onun için hep beraber önümüzdeki 15-20 yıl kadar aman , duamızı eksik etmeyelim.....

Bilim mi , Bilim adamları mı ? Boş verin canım.....Önce Allah nasip etsin....

Ondan sonra gerisi kolay.....
Yüzbinlerce İMAM HATİPLİ var ülkede, hepsi bir araya gelip dualar eşliğinde rokete üflese zaten havalanır o kendiliğinden.....

C.Baltepe 

19/Aralık/2012

17 Aralık 2012 Pazartesi

İşgüzarlığın bu kadarına OHA derler...

Şerit ihlalleri TİVİTIR dan ihbar edilebilecekmiş...
Haber Aynen şöyle......

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü'ne bağlı Beyaz Masa Birimi, emniyet şeridi ihlalleriyle ilgili twitter üzerinden yeni bir uygulama başlattı.

İBB Trafik Kontrol Merkezi, vatandaşlardan emniyet şeridini ihlal edenleri fotoğraflayıp Twitter'dan kendilerine göndermelerini istedi.

Beyaz Masa'ya ait

 @ibbbeyazmasa adresinden yapılan duyuru, sürücüleri, şerit ihlal fotoğraflarını Twitter'da @4441154 ve @ibbbeyazmasa adreslerinden paylaşmaya davet ediyor.

Gönderilen fotoğraflarla işlem yapılabilmesi için emniyet şeridi ihlalinin tam gözükmesi ve plakanın da okunabilir olması gerekiyor.

Fotoğrafları incelemeye alacak olan Trafik Kontrol Merkezi, plakadan ceza kesip sürücünün adresine postalayacak.

Şimdi düşünün , Önünüzdeki araba şerit ihlali yapıyor ve siz onu ARABA KULLANIRKEN (?) Cep telefonunuzun kamerası ile tespit ediyorsunuz....

Daha sonra yine ARABA KULLANIRKEN (?) Aynı cep telefonunuzdan TİVİTIR a girip @ibbbeyazmasa yazyorsunuz ve fotoğraf ekle butonuna basmaya çalışıyorsunuz...Hah tamam bastınız, MENÜDEN , Çektiğiniz fotoğrafı Buluyor ve o TİVİTE EKLEYİP, TİVİT at butonuna tıklıyorsunuz....

Ne kadar kolay değil mi tüm bunlar ARABA KULLANIRKEN :-)

Seyredin bakalım şimdi ortaya ÇIKACAK VATAN KURTARAN ASLANLARI....

Önce o fotoğrafı doğru çekmeye çalışacaklar , sonra cep telefonlarından bu tiviti atmak için bir süre debelenecekler ..
Tabi tüm bunları ÖNÜNDEKİ ARABAYA ya da SAĞDA SOLDAKİ BARİYERE GEÇİRMEDEN YAPABİLİRLERSE....

Ha bu arada , TRAFİKTE CEP TELEFONU ile KONUŞMAK YASAK....
Neden ?
DİKKAT DAĞILIYOR ......
Mantıklı.....

Peki CEP TELEFONU ile FOTOĞRAF ÇEKMEK ( hem de istenen şartlara uygun ) sonra o çekilen FOTOĞRAFI uzun uğraşlardan sonra İLGİLİ BİRİME TİVİTLEMEK Dikkat dağıtmıyor mu ???

Hangi SİVRİ ZEKADAN çıktı bu fikir inanın çok merak ediyorum....

Tanrı her AKLI SELİM insanı bu İŞGÜZARLARDAN ve onların yol açacağı KÖTÜ şeylerden korusun.....

C.Baltepe
17/Aralık/2012

8 Aralık 2012 Cumartesi

Kurnaz ÇİNLİ adamı böyle kazıklar ...

                         Hani hatırlarsınız , yıllar önce İstanbul boğazından hurda bir UÇAK GEMİSİ geçmişti....Çoluk çocuk boğaza toplanıp , ellerinde fotoğraf makineleri , simitler, gazozlar, çekirdekler bu DEVASA GEMİNİN geçişini izlemişti....
İşte hikaye o geminin hikayesi....
Bu tamamlanmamış , ha gayret hurdaya çıkan UÇAK GEMİSİ Sovyetler Birliği tarafından ÇİN'e çok ucuz bir fiyata satılmıştı...
VARYAG isimli (Sovyetler'deyken ki ismi) bu gemi SOVYETLER BİRLİĞİ tarafından tamamlanamayınca 1998 yılında 20 MİLYON DOLAR gibi gerçekten kelepir bir fiyata satıldı KURNAZ ÇİNLİYE...
Geminin özelliklerinden bazıları çok önemli... Nükleer başlıklı füze fırlatmaya elverişli olması, 2000 mürettebat kapasitesi ve 50 UÇAK-HELİKOPTER taşıma kapasitesi bunlardan başlıcaları..

İşte hikaye burada ilginçleşiyor....
ÇİN gemiyi avanta bir fiyata satın aldıktan sonra KENDİNİ KURNAZ ZANNEDEN O zaman ki HÜKÜMETİMİZ ile gemiyi BOĞAZLARDAN GEÇİRMEK için görüşmelere başlıyor.... Oldukça uzun zaman süren görüşmelerden sonra araya ABD'nin de girmesi ile yılda 1 MİLYON turist gönderme vaadiyle ZAMANIN HÜKÜMETİNİ KAZIKLAYAN kurnaz ÇİNLİ gemiyi 2001 in KASIM ayında boğazlardan geçirip ÇİN'e götürüyor...
Tabi bir de şöyle komik bir söz veriyor bizimkilere...''VALLAHİ BİLLAHİ de biz bu gemiyi KUMARHANE yapıp TURİZME hizmette kullanacağız ''....Bizimkiler de ''Amanın süper oldu bu iş, ÇİN'e ticarete gittiğimiz de arada bu CASİNO-GEMİYİ de ziyaret ederiz'' diye sevinçten havalar uçuyorlar...
Hatta bir rivayete göre ÇİN tarafından verilen bu sözü  o sırada oralardan geçen KARGALAR duyuyor ve gülmekten büyük bir çoğunluğu , önlerindeki direk ve duvarları görmeyerek  telef  oluyor...
Basında-TV lerde günlerce gemi konuşuluyor, geçiş saati veriliyor, geçerken canlı yayınlar yapılıyor...

Biz de büyük bir heyecan ile boğazlardan geçen gemiyi, çekirdekler, gazozlar, simitler ve fotoğraf makineleri eşiliğinde seyrediyoruz tabi ...(Hatta ben ve karım bile o gün oradaydık, ama valla tesadüf, balığa çıkmıştık ;-) ....

Şimdi bazılarınızın '' Tamam , şimdi ne oldu '' dediğini duyar gibiyim ...
Söyleyeyim...
Geçenlerde KURNAZ ÇİNLİ bir gövde gösterisi yaptı tüm dünyaya....
LİAONİNG (Eski adı ile VARYAG) adlı UÇAK GEMİSİNİN üzerinden SAVAŞ UÇAKLARINI başarı ile kaldırıp indirdi.... Hani o ''VALLAHİ de TALLAHİ de biz bu gemiyi CASİNO yapacağız'' denilen gemi vardı ya , işte o gemi bu...
Müthiş olmuş o HURDA gemi....
NÜKLEER BAŞLIKLI FÜZELERİN durumunu bilmiyoruz tabi ki ama ÇİNLİ onu da çözmüştür muhakkak...
Bir ara gösterir DÜNYA'ya....

Eskiler ne tespitler yapmışlar zamanında aklıma geldi şimdi....
'' ÇİN işi JAPON işi '' mesela .....
Bu konuda  JAPON yok ama o da olur bir ara hiç şüpheniz olmasın....

Bu arada son 10 yılda TÜRKİYE'ye gelen ÇİNLİ turist sayısı da hala 517.000 lerde...
Hani YILDA BİR MİLYON TURİST  SÖZÜ vardı ya...
Şimdi o zaman HÜKÜMETTE olanlar bu konuda ne düşünüyor bilmiyorum ama, şunu isterdim...
O uçakları gelsinler burada , bizim denizlerimizde denensinler , BOĞAZIN girişinde ŞOV yapsınlar..Bizimkiler HAVAİ FİŞEKLER FALAN ATSIN...
Biz de çekirdek çitliyelim seyrederken, hatta şimdi yeni nesil telefonlarımız var ,şahane fotoğraflar çekelim, İnstagramlara koyalım, Facebooklarda paylaşalım, beğenelim, tweetler atalım...

Ah be ÇİNLİ kardeşim ...
Bari bunu esirgeme bizden...
Bak CASİNOYUDA yapmadın...
Senin yüzünden hala KIBRISA gidiyor millet ....


C.Baltepe 8/Aralık/2012

26 Kasım 2012 Pazartesi

Sürü psikolojisi...

Öğlenden beri ( Benim gördüğüm) bir  KOPYALA-YAPIŞTIR çılgınlığı yaşanıyor internet dünyasında....
Nasıl mı ? 
Facebook kişisel telif koruması gibi bir şey ;-)
Şimdi bunun üzerine biraz kafa yoralım .....

Bu gün sadece Türkiye'de değil tüm Dünya'da yayılan bu FACEBOOK TELİF SAÇMALIĞI tamamen Fake olup , birilerinin sapıkça kendini tatmin ederek insanlar ile alay etmesi de olabilir ....

Ancak işin bir başka yönü neden olmasın ?

Mesela küçük bir yoklama, deneme gibi.....

Gördüğünüz üzere bu FAKE yazı tüm dünya da salgın halinde yayıldı...
Çevrenizde, çevremizde , şaşırtıcı bir şekilde , bir anda....

Korkutucu ve biraz da üzücü değil mi ?

Görüldüğü üzere , İnternet dünyasında SORGULAMAK, ARAŞTIRMAK ve MANTIK KULLANMAK yerine Şartlı refleks haline gelen KOPYALA-YAPIŞTIR ciddi bir şekilde artmıştır..
İnsanlar gittikçe daha hızlı akan bir nehir misali sanal dünyanın içerisinde adeta uyuşmuş bir şekilde artık ARAŞTIRMA ve DÜŞÜNME üzerine vakit harcamayıp, işin kolayına kaçıyorlar.
Çoğu zaman Yazılanları okumadan, fotoğraflara bakmadan beğeniyorlar , gülücükler atıyorlar , kopyala-yapıştır yapıyorlar.....
Bu öyle bir hal almış durumda ki bazen son derece komik olduğu gibi , bazen de çok üzücü oluyor....

Hal böyle olunca da SORGULAMAYAN, ARAŞTIRMAYAN, MANTIĞINI KULLANMAYAN ve DÜŞÜNMEYİ UNUTMUŞ bir topluluklar silsilesini istediği gibi yönlendirecek, kontrol edecek ve kullanacak birileri de ortaya çıkıyor ve amacına da kolayca ulaşıyor....
Şimdilik tek teselli bunun MASUM BİR FAKE olması....
Tam aksini düşünün ...
Korkutucu değil mi ?
Hadi biraz hayal gücü , ne söylemek istediğimi kolayca anlayacaksınız...

C.Baltepe
26/Kasım/2
012

25 Kasım 2012 Pazar

Gülmeli miyiz , Düşünmeli miyiz ?



Sayın BAŞBAKAN'ın bu gün yaptığı Kütahya Zafer havalimanı açılış töreninde yaptığı konuşmanın içerisinden ufacık bir bölümü aktarıyorum.....

"BİZİM ÖYLE BİR ECDADIMIZ YOK"

''Biz 7 milyarlık bu dünyanın içinde yaşıyoruz. Bizim görevimiz nedir, bunu çok iyi biliriz. Ecdadımızın at sırtında gittiği her yere biz de gideriz; her yerle biz de ilgileniriz. Ama bunlar, televizyon ekranındaki ecdadımızı zannediyorum o MUHTEŞEM YÜZYIL BELGESELİNDEKİ gibi tanıyor. Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni, öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. ''

Sayın Başbakan ...
Emin olun ki Televizyon ekranlarında da MUHTEŞEM YÜZYIL BELGESELİ diye bir yayın yok... O sadece basit bir DİZİ......
Gerçekler ile çok fazla ilgilenmeyen , Halkı uyutup, uyuşturmak için yapılmış , hazırlanmış bir sürü yayından sadece biri...
Çok fazla CİDDİ ye almayın....
Biz almıyoruz , Hatta gülüp geçiyoruz.....

C.Baltepe
25/Kasım/2012